13 Haziran 2012 Çarşamba

Ne olman gerektiğini sana söyleyenleri asla dinleme...


‎1. Ne olman gerektiğini sana söyleyenleri asla dinleme.

HEP KENDİ İÇ SESİNİ DİNLE. Sen nasıl olmak istiyorsun?

Yoksa hayatın harcanır gider..

2. Eğer ilk adımı attıysan ancak 2.si mümkün olur.

ASLA MASKE TAKMA. Öfkeliysen öfkeli ol.
Bu risklidir; ama gülümseme, çünkü bu dürüst olmaz.
Tüm mekanizman ters yüz olmuş.
Çünkü kızmak istediğinde kızmadın, nefret etmek istediğinde etmedin.
Şimdi sevmek istiyorsun; aniden mekanizmanın çalışmadığını farkediyorsun.
Öfkesini bastıran insanlar hep çok yerler, öfkeli insanlar daha fazla sigara içerler.
Çünkü öfke tırnak ve dişlerden boşaltılır.

3. SAHİCİ OL.Şimdiki zamana sadık kal.
Çünkü tüm yalanlar geçmişten ya da gelecekten içeri sızar.
Geçmişi bir yük gibi üzerinde taşıma, gereksiz yere de gelecekle uğraşma.


OSHO

8 Haziran 2012 Cuma

Acıları Kabul Edelim..

          

    Karşılaştığınız sıkıntıları, yolunuz aydınlatan ilahi bir yardım
olarak kabul ediniz.
Bütün tabiat, deneyimini gerçekleştirmesi için insana yardım
etmektedir.
Buğday tanesini una çevirmek için, taneyi değirmen taşlarının arasına
koyarlar.
Sofraya ekmeğin gelmesi için hamur haline gelen un, kızgın fırından
geçer.
Binanın ayakta durması için, tuğlalar kendilerini feda ederler.
Güzellik ve estetik sunabilmek için, ham olan taş yontulmaya izin
verir.
Gelişmeye yardımcı olmak için metaller yüksek fırına girip erimeye
razı olurlar.
Karşı karşıya kaldığın zorluklar için lanet okuma.
Hayat okulunda acıdan korkma, hayatın gerçeklerini sükunetle kabul et.
Görüntüye aldanma. Hayatın zorlukları karşısında, bencilliğini unutarak ruhundan gelen gücünü kullan.
BAŞARACAKSIN.

F.C. Xavier




KUTSAL BİR HİNDU HİKAYESİ

Yaşamın Sırrı
KUTSAL bir Hindu metninde anlamlı bir hikaye anlatılır. Olaylar
sonsuz bir çölde başlar. Tanrı ile Narada adlı bilge yan yana
yürürlerken gözleri engin boşluğa dalar. Bir süre sonra Narada
Tanrı’ya dönüp sorar: ‘Ey yüce Tanrım, bu dünyanın ve orada yaşayan
bütün yaratılmışların hayatının görünümlerinin ardındaki sır nedir?’
Tanrı gülümser ve susar.
Yola devam ederler. ‘Evladım,’ der bir süre sonra Tanrı ve ufka
bakar, ‘Güneşin sıcağı beni susattı. Bu yoldan biraz daha gidersen
bir ırmak bulacaksın. Irmağı takip et, bir kasabaya geleceksin.
Oradaki evlerden birine git ve bana bir bardak soğuk su getir.’
‘Hemen,’ der Narada ve yola koyulur.
Bomboş arazide dakikalarca yürüdükten sonra gerçekten bir ırmağa
gelir. Irmağın öte yanında bir yerleşim alanı vardır. Narada derli
toplu görünen bir çiftlik evine yaklaşır ve eski tahta kapıyı çalar.
Kapı genç, güzel bir kız tarafından açılır. Gözleri ışıklar saçmakta
ve Narada’nın gördüğü diğer kadınların gözlerine hiç
benzememektedir. Kızın gözleri ona Yüce Tanrı’sının gözlerini
hatırlatır. Narada bu gözlerin içine baktığı anda Tanrı’nın
talimatını ve oraya geliş amacını unutur.
Kız onu içeri davet eder ve ikramda bulunmak ister. İçeride, kızın
annesiyle babası bu bilge kişinin gelişini bekliyor gibidirler.
Narada için en nadide yiyecekler hazırlanmıştır. Hiç kimse oraya
neden geldiğini ve ne istediğini sormaz. Uzun yıllar önce
aralarından ayrılıp uzaklara gitmiş eski bir dost, sanki şimdi geri
dönmüş gibidir.
Narada bu dost canlısı ailenin evinde birkaç gün kalır. Kendisine
gösterilen konukseverlikten çok memnundur ve genç kızın güzelliğine
gizli bir hayranlık beslemektedir. Bir hafta böylece geçip gider,
ardından iki hafta daha geçer. Narada çiftlikteki günlük işlere
katılmaya başlar ve kısa bir zaman sonra aile, orada sürekli bir
misafir olarak kalmasını ister. Narada bunu sevinçle kabul eder ve
bir zaman daha geçer. Nihayet, rüya gibi geçen günlerin sonunda
Narada evin kızı ile evlenme arzusunu dile getirir. Baba çok
memnundur. Dediğine göre herkes bunu ümit etmiştir.
Narada ile genç kız mutluluk içinde evlenerek aynı eve yerleşirler.
Çok geçmeden bir erkek çocukları dünyaya gelir, ardından bir erkek
çocuk daha doğar ve sonunda bir de kızları olur. Narada kasabada
küçük bir dükkan açar ve kısa sürede işini büyütür. Eşinin annesi ve
babası öldüğünde ailenin reisi artık o olmuştur. Zaman akar gider,
kasaba halkı mali işlerde Narada’nın rehberliğine güven duymakta,
hatta giderek kendisinden kişisel tavsiyeler de istemektedirler. Çok
geçmeden belediye meclisinde yüksek bir göreve getirilir. Hayatı,
kaçınılmaz olarak, bir kasabada yaşamanın verdiği doğal sevinçler ve
üzüntülerle doludur. Böylece hayat anlamlı ve başarılı bir şekilde
yıllarca sürüp gider.
Derken muson yağmurları mevsiminde bir sabah gökyüzü kararır ve
görülmemiş şiddette bir fırtına ile yağmur yağmaya başlar. Çok
geçmeden ırmak taşar ve sular öyle yükselir ki, sel baskını
tehlikesi doğar. Evler olduğu gibi sulara kapılıp gitmektedir.
Akşama doğru fırtınanın dinmeyeceği ve kasabayı kurtarmanın bir yolu
olmadığı anlaşılmıştır. Narada, kasaba halkını uyardıktan sonra
ailesini toplayarak gecenin karanlığında yollara düşer. Kendilerine
daha yükseklerde güvenli bir yer bulmayı ümit etmektedir. Eşi ve iki
oğlu kasırga şiddetiyle kükreyen rüzgara karşı direnirken ona
sımsıkı sarılmışlardır. Küçük kızını da göğsüne bastırmıştır.
Rüzgar korkunç bir şekilde esmekte ve sel suları git gide
yükselmektedir. Narada karşılarına bir duvar gibi dikilen yağmurda
ilerlemeye çalışırken birden ayağı takılır. Azgın tabiat kuvvetleri
oğullarından birini babasının kollarından koparıp alır. Onu
yakalayacağım derken diğer oğlunu da elinden kaçırır. Hemen ardından
şiddetli bir rüzgar küçük kızını bağrından çekip alır ve sonunda
sevgili karısı da sel sularına kapılarak uğuldayan karanlığa
karışır.

NARADA çaresizlik içinde feryat eder ve ellerini göğe açıp, acıyla
kıvranır. Ancak feryatları o korkunç gecenin derinliklerinden doğan
dev gibi bir dalganın içinde duyulmaz olur. Dengesini kaybetmiş ve
bayılmıştır. Bedeni azgın sularla oradan oraya ��arparak ırmakla
birlikte sürüklenir.
Saatler geçer, hatta belki de günler. Narada acılar içinde yavaş
yavaş kendine gelir, neredeyse çıplak ve yarı ölü bir vaziyette
ırmağın çok daha aşağılarında bir kumsala sürüklenmiş olduğunu fark
eder. Şimdi gün aydınlanmış, fırtına dinmiştir. Ancak ortalıkta
ailesinden en ufak bir iz olmadığı gibi, başka bir canlı da
görünmemektedir.
Narada kumların üstüne yüz üstü düşüp dakikalarca kımıldamadan
yatar. Her yanı ağrımaktadır, tek başına kalmıştır, üzüntü ve terk
edilmişlik duygusundan deliye dönmüştür. Irmakta önünden enkaz
yığınları sürüklenmekte, havada ölümün kokusu duyulmaktadır. Artık
her şeyi elinden alınmış, hiçbir şeyi kalmamıştır. Sevdiği ve değer
verdiği ne varsa suların girdaplarında yitip gitmiştir. Ağlamaktan
başka yapacak bir şey yok gibidir.
Derken, Narada aniden bir ses duyar: ådeta damarlarındaki kanı
donduran bu ses, ‘Evladım, senden istediğim bir bardak soğuk su
nerede?’
Narada döner ve hemen yanı başında duran Tanrı’yı görür. Irmak
kaybolmuştur ve onlar yine sonsuz bir çölde yalnızdırlar. Tanrı bir
daha sorar: ‘Suyum nerede? Tam beş dakikadır bekliyorum burada.’
Bilge, Tanrı’sının ayaklarına kapanır ve kendisini affetmesi için
yalvarır. ‘Ah, unuttum!’ diye durup durup feryat eder. ‘Yüce Tanrım,
unuttum! Beni bağışla!’ Tanrı gülümser ve şöyle der: ‘Peki Narada,
dünyanın ve üzerinde yaşayan bütün yaratılmışların görünümlerinin
ardındaki sırrı şimdi anlıyor musun?

Uyanışın 12 Belirtisi



1) Bedensel ağrı ve sızılar.
Özellikle sırt, bel ve boyun belgesinde. Bu ağrılara yoğun bir DNA
değişimi
neden oluyor. Bu ağrılar geçicidir.

2) Nedensiz derin bir üzüntü
Geçmişini geride bırakıyorsun, sadece geçmişini değil, bütün yeniden
doğuşun yol açtığı karmaları. Tıpkı eski evden yeni bir eve
taşınırken
geride bıraktıkların için üzüldüğün gibi, geçmiş yaşamlarla da
vedalaşmak
üzüntüye yol açıyor. Bu üzüntü geçicidir

3) Nedensiz göz yaşlarına boğulmak
Bu da tıpkı iki numarada belirtildiği gibi ortaya çıkıyor. Ağlamak
iyi
gelir ve sağlığa da yararlıdır. Ayrıca eski enerjiler bu yolla dışarı
atılıyor. Bu da geçici bir durumdur.

4) Mesleki hayatta ani bir değişim
Bu cok yaygın bir durum. Sen değiştiğin zaman çevren de değişiyor.
Kendine
nasıl uygun bir iş bulacaksın diye dert etme. Çünkü bu da geçici bir
durum.
Şu anda geçiş dönemini deneyimliyorsun. Hayal ettiğin işi bulana
kadar
farklı farklı iş kollarında kendini çalışıyor bulursan şaşırma.

5) Aile ve akrabalardan uzaklaşma
Karmaların dolayısıyla ailenle aranda bağ vardı. Ancak bu karmalar
çözülürken aile ve akraba ilişkilerinin de çözülmesi çok normal.
Kendini
aile ve arkadaşlarından uzaklaşıyor gibi hissedebilirsin. Bu da
geçici.
Korkma. Yakın bir zamanda sözkonusu kişilerle farklı bir düzeyde yeni
bağlar kurabilirsin. Ancak bu kez sözkonusu ilişkilerin eski
karmalardan
arınmış ve yeni enerjiye demirlemiş olacak.

6) Uyku düzeninde bozulma
Tahminen geceleri 02.00 ile 04.00 arasında uyanıyorsun. Kafanda
binbir konu
seni meşgul ediyor. Bazan da sadece nefes almak için uyanıyorsun.
Endişe
etme. Eğer tekrar uyuyamıyorsan kalk ve hoşuna giden şeylerle meşgul
ol.
Bu durum da geçici.

7) Kabus görme
Savaşlar, katliamın yanı sıra korkunç varlıklar tarafından takip
edildiğini
rüyalarında görüyorsan korkma. Çünkü kelimenin tam anlamıyla eski
enerjiyi
üzerinden atıyorsun. Savaş, katliam, takip edilme ve korkunç
yaratıklar tam
da bunun sembolüdür. Korkma, bu durum da gecici.

8) Yönsüzlük duygusu
Bazan kendini yeterince bu dünyaya ait değilmişsin gibi
hissedebilirsin. Ya
da kelimenin gerçek anlamıyla yeterince ayaklarının yere basmadığı,
iki
alem arasında kıstırılıp kaldığın hissine kapılabilirsin. Bu
gerçekten de
mekan anlamında öyledir. Bu da geçici bir durumdur. Bilincin yeni
enerjideki geçişi deneyimlerken, bedenin dünyada asılı kalır.
Yeterince
odaklanmak için ormanda yürüyüşler ya da doğada zaman geçirilmesi
önerilir.

9) Kendi kendine sohbetler
Son zamanlara kendini kendinle sohbet ederken yakaladığın anların
çoğaldığını farkedersin. Hatta birden bire son yarım saattir kendinle
sohbet ettiğini hatırlarsın. "İç"inde yeni bir iletişim düzeyiyle
karşı
karşıyasın. Bu kendinle sohbetler aysbergin görünen tarafıdır. Bu
sohbetler
gittikçe derinleşecek ve akıcı hale gelecek. Birden farkındalıkların
arttığını göreceksin. Olaylar arasındaki bağlantıları aniden
keşfedeceksin.
Merak etme çıldırmıyorsun, sen yeni enerjideki Shaumbra yolundasın.

10) Yalnızlık hissi-Hatta insanlarla birlikteyken bile
Kendini yalnız ve insanlardan "ayrı" bırakılmış hissediyor
olabilirsin.
Ancak kalabalıklara girmeyi de istemiyor olabilirsin. Shaumbra olarak
kutsal ve yalnız bir yoldasın. Yalnızlıktan ne kadar bunalsan da,
insanlarla birarada olmak da içinden gelmiyor olabilir. Ayrıca
yalnızlık
duygusu, enkarnasyonların boyunca yanında bulunan ruhsal rehberinin
daha
fazla esneyerek gelişmen için sana yer açmak istemesi ve senden
ayrılmasından da kaynaklanır.
Bu da geçici. İçindeki boşluk, sevgi ve ışıkla yeniden dolacak.

11) Coşku ve tutkunun yitirilmesi
Her şeye karşı kayıtsız olduğun bir dönemde bulunuyor olabilirsin.
Endişelenme, her şey yolunda. "Hiçbir şey yapmak istememe"nin tadını
çıkar.
Çünkü bu da gecici. Bu tıpkı bilgisayarın yeniden yüklenmesine
benzer.
Bilgisayarı yeniden daha karmaşık bir programla yüklemek için önce
kapamak,
ardından açmak gerekir.

12) Özlem duygusu
Bu belki de seni zorlayan en güçlü meydan okumalardan biridir.
İçinde ta
derinlerde bu gezegeni terketmeyi ve yuvaya dönmeyi isteyen bir
duyguyu
zaptetmek bazan güçleşir. Bunun intihar eğilimi ile ya da öfke ve
kızgınlıkla da bir alakası yok. Bu sadece sessizce yuvaya dönmek
isteyen
bir tarafındır.
Sen karmik devrini tamamladın. Bu hayat icin imzaladığın sözleşmenin
işi
bitti. Ek bir hayat için hazırsın. Bu geçiş döneminde diğer
tarafın nasıl bir his verdiğini hatırlıyorsun. Burada, dünya
üzerinde yeni
bir göreve hazır mısın? Yeni enerjiye kök salmak için karşılaşacağın
meydan okumalara hazır mısın?
Evet! Tabii ki hazırsın. İstersen hemen şimdi yuvaya gidebilirsin
değil mi?
Ancak bu kadar enkarnasyondan geçtikten sonra, bu kadar yol
katettikten
sonra, sonunu görmeden filmi yarıda bırakmanın doğru olmayacağını
sen de
biliyorsun. Ayrıca Ruh'un sana burada ihtiyacı var. Diğerlerinin de
bu
geçiş döneminden yeni enerjiye atlaması için sana ihtiyaçları var.
Diğerlerinin de eski enerjiden yeni enerjiye atlamayı göze almış bir
"insan"a ihtiyacı var.
Üzerinde şimdi bulunduğun yol sana Tanrı insan olma yolunda gereken
bütün
tecrübeleri ve hediyeleri sunuyor.

Bu yolculukta bazan karanlığa gömülsen ve yalnız olduğunu hissetsen
de
sakın unutma

26 Mayıs 2012 Cumartesi

DÜŞÜNCELERİNİZİ DEĞİŞTİRİRSENİZ, KADERİNİZİ DE DEĞİŞTİRİRSİNİZ…



         ETKİ düşünceniz, TEPKİ ise bilinçaltınızın verdiği karşılıktır.

Bütün dilekleriniz gerçekleşecek diye bir kural yoktur. Herkes bunu bilir. Şüpheci kişiler, bunu duaların işe yaramadığına dair bir kanıt olarak yorumlarlar. Ancak göz ardı ettikleri bir nokta vardır:
Dileklerinizin karşılık bulabilmesi için bilimsel temeli net bir biçimde anlaşılarak etkin kullanılması gerekir. Ancak bundan sonra belirli bir isteğin neden etkin olmadığını anlayabilir ve onu daha etkin kılmak için pratik bir yöntem bulabiliriz.
Peki dileklerinizin istediğiniz gibi karşılık bulmadığını fark ederseniz, ne olur o zaman? İlk yapmanız gereken şey, böyle bir başarısızlığın temel nedenlerini anlamak olmalıdır. Bu nedenler güven eksikliği ve çok fazla çabadır. Birçok kişi, bilinçaltının işleyişini tam olarak anlayamaz ve dileklerinin gerçekleşmesine mani olur. Zihninizin nasıl çalıştığını bildiğinizde, büyük ölçüde güven kazanırsınız. Unutmayın, bilinçaltınız ne zaman bir fikri kabul etse, hemen bunu uygulamaya başlar. Bunun için bütün önemli kaynaklarını ve potansiyellerini kullanır. Derin zihninizin bütün zihinsel ve spiritüel yasalarını harekete geçirir. Bu yasa iyi fikirler için geçerlidir, ancak kötü fikirler içinde geçerlidir. Sonuç olarak, eğer bilinçaltınızı olumsuz biçimde kullanırsanız, bu soruna, başarısızlığa ve karışıklığa neden olur. Yapıcı biçimde kullanırsanız kılavuzluk, özgürlük ve zihinsel huzur getirecektir.
Düşünceleriniz olumlu, yapıcı ve sevgi dolu olduğunda, doğru cevabı almanız kaçınılmazdır. Bu nedenle başarısızlığın, üstesinden gelmek için yapmanız gereken tek şey, bilinçaltınızın fikrinizi ya da isteğinizi kabul etmesini sağlamaktır. Siz bunun gerçekliğini kabul edin, zihninizin yasası gerisini halledecektir. İsteğinizi inançla, güvenle ve şüphesiz devredin; bilinçaltınız bu görevi devralacak ve size cevap verecektir.
Ne zaman bilinçaltınızı sizin için bir şey yapmaya zorlamak isterseniz, başarısız olursunuz. İstediğiniz sonuçlar yaklaşmak yerine uzaklaşır. Bilinçaltınız zihinsel bir zorlamaya tepki vermez. İnancınıza ya da bilincinizin kabulüne tepki verir.
Sonuç elde etme konusundaki başarısızlığınız şu ifadelerden de kaynaklanabilir:

* Her şey kötüye gidiyor
* Asla karşılık alamayacağım
* Çıkış yolu göremiyorum
* Durum umutsuz
* Ne yapacağımı bilmiyorum
* Karmakarışık oldum

Bu tür ifadeler kullandığınızda, bilinçaltınız size karşılık vermez ve sizinle işbirliği yapmaz. Sürekli yerinde sayan bir asker gibi, ne ileri ne de geri gidersiniz. Başka bir deyişle, hiçbir yere gidemezsiniz.
Bir taksiye bindiğinizi ve taksiye bir sürü farklı yön söylediğinizi düşünün. Taksicinin kafası karmakarış olurdu herhalde, hatta sizi hiçbir yere götürmek istemeyebilirdi. Talimatlarınıza uymaya çalışsa da, bunu yapamayabilirdi. Sonunda kendinizi hiç kimsenin aklına gelmeyen bir yerde bulabilirdiniz.
Bilinçaltınızın müthiş güçleri ile çalışırken de aynı şey geçerlidir. Kafanızda net bir fikir olmalıdır. Bir çıkış yolu olduğuna, bir çözümün bulunacağına inanmalısınız. Yalnızca bilinçaltınızdaki Sınırsız Zeka cevabı bilir. Bilincinizdeki net karara vardığınızda, aklınızı başınıza toplarsınız ve neye inanırsanız onu yaşarsınız.


RAHATLIK İŞİ ÇÖZER
Çok soğuk bir havada kalorifer ocağı bozulan ev sahibi tamirci çağırmıştı. Tamirci hemen geldi. Yarım saat içinde ocak yeniden çalışıyordu. Tamirci ev sahibine 200 dolarlık bir fatura çıkardı.
“Ne!” diye bağırdı ev sahibi öfkeyle. “Ne kadar uğraştın ki! Tek yaptığın küçük bir parçayı değiştirmekti, beş dolardan fazla etmeyecek bir alet için ne hakla benden 200 dolar istersin?”
Tamirci omuz silkti: “Ben parça için sadece iki dolar istedim. Fiyatı bu kadardı”
Ev sahibi elindeki faturayı salladı. “İki dolar mı?” diye bağırdı. “Burada 200 dolar yazıyor!”
“Doğru” dedi tamirci. “Neyin bozuk olduğunu ve bunun nasıl onarılacağını bilmenin değeri 198 dolar”
Bilinçaltınız usta, her şeyi bilen bir tamirci. Vücudunuzdaki her organın nasıl çalıştığını ve nasıl iyileştirileceğini bilir. Sağlık komutu verirseniz, bilinçaltınız bunu yerine getirecektir. Burada anahtar, gevşemedir. “Rahatlık işi çözer”.
Ayrıntılara ve sıkıntılara saplanıp kalmayın. Sonucun ne olacağını bilin. İster sağlıkla, ister parayla, ister ilişkilerle ilgili olsun, sorunun çözümünün mutluluğunu hissedin. Ciddi bir hastalıktan kurtulduktan sonra ne hissettiğinizi hatırlayın. Hislerinizin, bilinçaltının faaliyetinin mihenk taşı olduğunu unutmayın. Yeni fikrinizin sonuçlarını hissetmeli, bunu gelecekte hayata geçecek değil, şu anda hayata geçmekte olan bir şey gibi görmelisiniz.


İRADE GÜCÜNÜ DEĞİL, HAYAL GÜCÜNÜ KULLANIN
Bilinçaltının güçlerini kullanmak, bir engeli itmeye çalışmaya benzemez. Daha çok çalışmak daha iyi sonuçlar doğurmaz. İrade gücünü kullanmayın. Bunun yerine, sonu ve bunun yaratacağı özgürlük halini gözünüzde canlandırın. Zekanızın araya girmeye, sorunu çözmek için yollar bulmaya ve bu yolları bilinçaltınıza empoze etmeye çalışacağını göreceksiniz.
Buna direnç gösterin. Entelektüel sorun çözme becerilerinizi bir kenara bırakın. Basit, çocuksu, mucizeler yaratan bir inancı korumaya çalışın. Gözünüzde, bu rahatsızlıktan ya da sorundan kurtulmuş halinizi canlandırın. Peşinde olduğunuz özgürlük durumunun duygusal hazzını hayal edin. Her türlü bürokrasiyi süreçten çıkartın. En iyi yol, basit yoldur.


DİSİPLİNLİ BİR İMGELEME NASIL HARİKALAR YARATIR?
Bilinçaltından karşılık almanın en iyi yollarından biri disiplinli ya da bilimsel hayal gücüdür. Bilinçaltı vücudun mimarı ve inşaatçısıdır. Bütün hayati fonksiyonlarınızı kontrol eder. İnanmak, bir şeyi doğru kabul etmek, o varmış gibi yaşamaktır. Bu ruh halini koruduğunuz sürece, dileklerinizin gerçekleşeceğine tanık olmanın keyfini yaşarsınız. Bir dileğin gerçekleşmesi için 3 aşamaya ihtiyaç vardır:

* Sorunu fark etmek ya da kabul etmek
* Sorunu, en iyi çözümü ya da çıkış yolunu bilen bilinçaltına devretmek
* Gerçekleştiğine derinden inanarak huzur bulmak

Kuşkular ve tereddütler dileğinizin gerçekleşmesini engeller. Kendi kendinize, “keşke iyileşebilseydim” ya da “umarım işe yarar” demeyin. Yapılacak iş hakkındaki duygunuz, gidişatı belirler. Uyum sizindir. Sağlığında sizin olacağını bilin. Bilinçaltının sınırsız iyileştirici gücü için araç olarak etkin hale gelebilirsiniz. Sağlık fikrini tam bir inançla bilinçaltınıza devredin; sonra gevşeyin. Kendinizi onun gücüne bırakın. Duruma ve koşullara, “bu da geçecek” deyin. Gevşeme ve inanç yoluyla, bilinçaltınızı aşılayın. Bu fikrin altındaki kinetik enerjinin devreye girmesini ve fikri hayata geçirmesini sağlayacaktır.


ZORLAMA TERS ETKİ YAPAR
Emile Coue konferansları sayesinde ABD’de pek çok hayran ve takipçi kazanan önemli bir psikologdur. En önemli görüşlerinden biri şudur:
Arzularınızla hayal gücünüz çatıştığında, kazanan kaçınılmaz olarak hayal gücünüz olur.

Buna ters etki yasası adını veriyordu.

Yerde duran dar bir tahtanın üzerinde yürümeniz gerektiğini düşünün. Bunu hiç kuşkusuz kolayca yaparsınız. Bir de aynı tahtanın yerden beş metre yukarıda ve iki duvar arasına asılmış olduğunu düşünün. Üzerinde yürür müsünüz? Yürüyebilir miydiniz?
Herhalde hayır. Tahta boyunca yürüme arzunuz, hayal gücünüzle çatışırdı. Tahtanın üzerinde yalpaladığınızı ve baş aşağı düştüğünüzü hayal ederdiniz. Yürümeyi çok isterdiniz, ama düşme korkunuz size engel olurdu. Hayal gücünüzün üstesinden gelmek ve bunu bastırmak için çaba sarf ettikçe, düşme fikri daha güçlü hale gelirdi.
“Başarısızlığımın üstesinden gelmek için irade gücümü kullanacağım” düşüncesi, başarısızlık düşüncesini güçlendirir.Zihinsel çaba, istenen şeyin tersini yaratarak kişinin kendi yenilgisine neden olur. İrade gücünü arttırmak üzerinde yoğunlaşmak, güçsüzlük durumunu vurgulamaktadır. Bu yeşil bir hipopotamı düşünmemek için elinizden gelen her şeyi yapmaya karar vermeniz gibidir. Karar, yeşil hipopotam fikrini zihninde baskın hale getirir; bilinçaltı baskın fikre her zaman daha fazla tepki verir. Bilinçaltınız, çelişen iki önermeden daha güçlü olanı kabul edecektir.

Kendinizi şunları düşünürken bulabilirsiniz:
* İyileşmek istiyorum. Neden iyileşemiyorum?
* Çok uğraşıyorum, neden sonuç alamıyorum?
* Kendimi daha fazla zorlamalıyım
* Sahip olduğum bütün irade gücünü kullanmalıyım.

Hatanızın nerede olduğunu görmelisiniz. Çok fazla uğraşıyorsunuz! İrade gücünüzü kullanarak bilinçaltınızı fikrinizi kabul etmeye zorlamayın. Bu tür girişimler sizi başarısızlığa mahkum eder. Bu durumda dilekleriniz ters tepebilir. Çaba sarf etmediğiniz bir yol daha iyidir. Daha önce başınıza böyle bir şey geldi mi? Bir sınava girmek zorundasınız. Ders çalışarak ve konuları gözden geçirerek çok zaman harcadınız. Her şeyi çok iyi bildiğinizi hissediyorsunuz. Ancak boş sınav kağıdıyla yüz yüze geldiğinizde, zihninizin daha boş olduğunu fark ediyorsunuz. Bütün bildikleriniz kafanızdan uçup gitmiş. Aklınıza konuyla ilgili tek bir şey gelmiyor. Dişlerinizi sıkıyor, iradenizin tüm gücünü topluyorsunuz; ama siz çaba sarf ettikçe, bilgiler daha da uzaklaşıyor sanki. Hayal kırıklığına uğramış bir halde sınav salonundan çıkıyorsunuz. Zihinsel baskı sona eriyor. Birkaç dakika önce umutsuzca bulmaya çalıştığınız cevaplar birden zihninize hücum ediyor. Kendinize konuları bildiğinizi söylemiştiniz, biliyordunuz da; ama ihtiyaç duyduğunuz anda değil. Hatanız, kendinizi hatırlamaya zorlamanızdı. Aksi etki yasası gereği bu sizi başarıya değil, başarısızlığa sürükledi. Dualarınızın tersiyle karşılaştınız.

ARZULARIN HAYAL GÜCÜYLE ÇATIŞMASI NASIL ÖNLENİR?
Zihinsel güç ya da irade gücü kullanmak, karşıtlığın olacağını varsaymaktır. Ancak karşıtlığı hayal etme eylemi, karşıtlığı yaratır. Eğer dikkatinizi arzunuza kavuşmanızı önleyen engeller üzerinde yoğunlaştırırsanız, bu arzuya kavuşmanızı sağlayacak unsurlar üzerinde yoğunlaşması mümkün olmaz. Herhangi bir fikir, arzu ya da zihinsel imge konusunda bilinç ve bilinçaltınız uyum içinde ya da anlaşma halinde olmalıdır. Zihninizin farklı bölümleri arasında çatışma kalmadığında, dileklerinizin karşılaştığını görürsünüz. Siz ve duygularınız, düşünceniz ve duygunuz, fikriniz ve duygunuz, arzunuz ve hayal gücünüz arasında da anlaşma olmalıdır.
Bütün çabayı minimuma indiren, uyku haline geçerek, arzularınızla hayal gücünüz arasındaki bütün çatışmalardan kaçınabilirsiniz. Uyku halindeyken, bilinç büyük ölçüde geri çekilir. Bilinçaltınızı aşılamak için en uygun zaman, uykudan hemen öncesi ve sonrasıdır. Bunun nedeni bilinçaltının en üst düzeyde performansını uykudan hemen önce ve uyandıktan hemen sonra gerçekleştirmesidir. Bu aşamada arzularınızı etkisiz hale getiren ve bilinçaltı tarafından kabulünü engelleyen olumsuz düşünce ve imgeler kendini göstermemektedir. Yerine gelen arzunun gerçekliğini hayal ettiğinizde ve başarının heyecanını hissettiğinizde, bilinçaltınız arzunuzun hayata geçmesini sağlar.
Pek çok kişi ikilemlerini ve sorunlarını, kontrollü, yönlendirilmiş ve disiplinli hayal gücü sayesinde çözer. Doğru olduğunu hayal ettikleri ve hissettikleri her şeyin hayata geçeceğin, geçmek zorunda olduğunu bilirler.
Shara adındaki genç kadın bana geldiğinde, umutsuzluğun eşiğindeydi. Sürekli ertelenen ve sonu görünmeyen, uzun, karmaşık bir davayla uğraşıyordu. En büyük arzusu, bu davanın uyum içinde bir çözüme kavuşmasıydı. Ancak zihni başarısızlık, kayıp, iflas, yoksulluk imgeleriyle doluydu. Böylece Shara’nın hayal gücü arzusuna üstün geliyor ve dava uzuyor da uzuyordu.
Benim önerim üzerine, Shara her gece yatmadan önce sorun için en iyi olası sonu hayal etmeye başladı. Elinden geldiğince iyiyi düşünüyordu. Zihnindeki imgenin yüreğinin arzusuyla uyuşması gerektiğini biliyordu.
Yavaş yavaş uykuya geçerken, davanın halledilmesinin ardından avukatla yapacağı olası görüşmeyi hayal ediyordu. Sonuç hakkında ona sorular sorduğunu ve onun açıklamalarını dinlediğini duyuyordu. Avukat tekrar tekrar aynı şeyi söylüyordu “Dava mahkeme dışında halloldu. Mükemmel, ve son derece uyumlu biz çözüm yolu bulundu”.
Gün boyunca, korku dolu düşünceler aklına geldiğinde, Shara zihninde avukatla yapacağı görüşmeyi, sözleri ve mimikleriyle canlandırıyordu. Avukatın gülümsemesini, davranışlarını, sesinin tonunu, kullandığı belirli sözcükleri hayal ediyordu. Bunu öyle sık ve öyle büyük bir inançla yapıyordu ki, korkularını daha bunlar zihninde toplanma girişiminde bulunmadan yenmeye başladı.
Birkaç hafta sonra, avukatı onu aradı. Shara’nın hayal ettiği ve doğru olduğunu hissettiği şeyi doğruladı. Dava hallolmuş ve Shara’nın uyumlu kabul edebileceği bir çözüm bulunmuştu.


HATIRLAMAYA DEĞER FİKİRLER
* Zihinsel zorlama ve aşırı çaba, endişe ve korkuyu göstererek dileklerinizin karşılığını almanızı engeller. Rahatlık işi çözer.
* Zihniniz gevşediğinde ve bir fikri kabul ettiğinizde, bilinçaltınız bu fikri hayata geçirmek için işe koyulur.
* Geleneksel yöntemlerden bağımsız düşünün ve plan yapın. Her sorunun bir cevabı ve çözümü olduğunu bilin.
* Kalbinizin atışı, ciğerlerinizin soluk alışı ya da vücudunuzdaki herhangi bir organın fonksiyonları ile gereğinden fazla ilgilenmeyin. Bilinçaltınıza güvenin ve sık sık ilahi doğru eylemin gerçekleşmekte olduğunu ifade edin.
* Sağlık duygusu sağlığı, zenginlik duygusu zenginliği doğurur. Siz ne hissediyorsunuz?
* Hayal gücü en büyük yeteneğinizdir. Güzel ve iyi olanı hayal edin. Siz hayal ettiğiniz kişisiniz.
* Uyku halinde, bilinç ve bilinçaltınız arasındaki çatışmalardan kaçının. Yine uyumadan önce, arzunuzun gerçekleştiğini tekrar tekrar hayal edin. Huzur içinde uyuyup keyifli uyanın.
* Olumlama, öyle olduğunu söylemektir. Zihnin bu tutumunu doğru kabul ettiğiniz sürece, bunun aksi yönündeki bütün etkenlerden bağımsız olarak, dileklerinizin gerçekleştiğini görürsünüz.

Bilinçaltının Gücü
Joseph Murphy

Doğru Dua


“Dua ettiğinizde onu alacağınızı bildiğinizde, ona sahip olacaksınız' sözleriyle ifade edilmiştir.
Eğer biz olumlu bir biçimde her neyi istemişsek onun zaten bizim olduğunu bilirsek, yasaya uygun olarak iş görmüş oluruz...


O zaman talimat şöyledir;

'Sen Tanrı'nı tüm kalbinle, tüm ruhunla, tüm zihninle ve tüm gücünle seveceksin'
Şimdi -kötü beklentilerle, korkuyla ve inançsızlıkla değil-


Mutlu, özgür, şükran dolu bir kalple, ihtiyaç duyduğun şeyin zaten senin olduğunu bilerek kendi ruhunun derinliklerine inmelisin... 


        Arzunuzu ifade ederken olumlu sözcükler kullanın. Arzu ettiğiniz mükemmel durumdan başka bir şeyi ifade etmeyin. Sonra ruhunuza sadece ve sadece o mükemmel tohum fikri ekin.

      Hastalığınızın iyileşmesini değil, mükemmel sağlığı tezahür ettirmeyi;
Uyumsuzluktan, sefaletten ve sınırlamalardan kurtulmayı değil, uyumu ifade etmeyi ve bolluğu yaratmayı isteyin.

       Tüm o olumsuz durumları, eski bir elbiseyi çıkarıp atar gibi fırlatıp atın.
Onlar eski ve artık size küçük gelen, aşıp geride bırakmanız gereken şeylerdir. Onları sevinçle çıkarıp atabilirsiniz. Onlara dönüp bakmayın bile. Onlar hiçbir şeydir -hiçbir şey.

        Arzunuzun nasıl, ne zaman ve nerede gerçekleşeceğini Tanrı'ya bırakın. Sizin yapmanız gereken şey, sadece istediğiniz şeyi bildirmek ve onu istediğiniz anda aldığınızı bilerek olayı kutsamak, yani Tanrı'ya şükretmektir.

         Eğer aklınıza başka bir düşünce gelirse, onun yerine bu Tanrı'nın bolluğu düşüncesini geçirin ve bu bolluğu kutsayın.

Tekrar başa dönüp istemeyin. Sadece arzunuz gerçekleştiği için sürekli olarak teşekkür edin…

İ M G E L E M E L E R


1- Kalbe odaklanma imgesi:
Bedeninin merkezine doğru her nefes alışta yerleş, nefesinle gergin yerleri gevşet. Dikkat dağıtan düşünceleri nefesle dışarı ver. Kıpırtısız bir göl gibi ol. Dikkatini kalbine odakla. Kalbinden nefes almaya başla. Kalbine sevgi, şükran duyguları dolsun. Kalbini yükselten bir anıyı hatırla ve onu tüm kokular, renkler, hisler ile yeniden yaşamaya başla. Bu sevgi ve tatlılık tüm bedenini sarsın, bedeninden dışarıya doğru kalp atışın ile birlikte taşsın. Çevrende sevgiden bir enerji alanı oluşsun. Bunu içine çekerek tekrar dışarı ver. Sonra dön.

2-Doğadaki bir şeyle rezonansa geçme imgesi:
Bedenine nefesinle yerleş, kalbine odaklan ve oradan nefes al. Bir göl gibi kıpırtısız olunca seni mutlu edecek bir yer düşle. Orayı ayrıntılarıyla hisset. Elinde, bedeninde. Kokularını, seslerini duy. Orada gez, dolaş. Bu muhteşem yer kalbine sevgi ve şükran duyguları doldursun. Sonra bu duyguyu o yere kalbinden ver. O yerin senin verişine karşılık verdiğini hisset. Nabız gibi karşılıklı atın. Sonra dön.

3-Evrensel bilgelikle kaynaşma imgesi (soru sorma imgesi)
Evrensel bilgeliğe soracağın soruyu önceden sor. Sonra bedenine nefesinle yerleş, kalbini hisset. Göl gibi olunca mutlu olduğun o yeri düşle. Orayı hisset. Sonra tam karşında bir ışık huzmesini gör. Bu büyüyerek bir daire olsun. Sevgi dolu bu daire çevresindeki herşeyi ve seni içine alsın. Onun yoğunluğunu hisset. Işık göğsünün ortasındaki zekaya doğru ilerlesin, tüm üzüntüleri, ağırlıkları kaldırsın. Çevrende bilgeliğin dolaştığını hisset. Bir ses, imge, müzik, koku. Bunu gör, hisset, sonra ışığın yavaşça içinden çık ve bedenine dön. Hemen gördüklerini yaz. Gördüğün şey bir süre sonra anlam kazanacaktır.

4-Hediye olarak bir cevap alma imgelemesi
Nefesinle bedenine yerleş, kalbine git ve onunla bir ol. İçine dolan duygu ve düşünceleri nefesinle dışarı at. Kalbinden nefes almaya başla, onun sevgi ile dolduğunu hisset. Çevrende oluşan enerjiyle bir ol, kalbinden nefes vererek onu besle. Sevgi dolu hatırladığın bir anıyı tüm ayrıntılarıyla hatırla. Bu sevgiyi içine çek ve sevgi ile şükranlarını nefesinle dışarı ver. Karşında biri, bir şey belirecek ve sana bir hediye verecek. Pakete hayranlık ve şükran ile yaklaş. Paketi getiren onu sevgi ile açmaya başlasın. Onu seyret. Paketin içinde tanıdık ya da tanımadık bir şey olabilir. Onu al ve kabul et. Paketi getiren açtıktan sonra gitsin. Kendini huzurlu ve korunuyor hisset. Sonra dön.

5-Bedene evet/hayır diye soru sorma imgesi
Bedenine nefesinle yerleş, kalbinden nefes almaya başla. Bedenini hissetmeye başla. Başından ayaklarına kadar, tüm gevşek ve rahat yerlerini hisset. Nefesini yollayarak sıkışık yerlerin gevşemesini sağla. Tam gevşeklikte sorunu sor. Aldığın her cevaba dikkat et. Kaslar açılıp kapanıyor gibi olabilir, göğsünden, karnından kalçalarından cevap gelebilir. Yorumlamadan cevabı dinle. Sonra sadakat ve bilgeliği için bedenine teşekkür ederek içinden çık.

6-Bir sorunu mecazla çözme imgesi
Sorunu sor ve ona bir sembol ver. Bir çiçek, resim vs ile.
Bedenine nefesinle yerleş, tüm sıkılı yerlerini sıcak nefesinle gevşet. Davetsiz duygu ve düşüncelerini nefesinle dışarı gönder ve bir göl gibi kıpırtısız ol. Sonra mutlu olduğun o yere git. Tüm mekanı, kokuları, renkleri hisset. Sesleri duy. Tam önünde pırıltılı bir enerji belirsin. Bunun perde gibi olan yüzeyinde seçmiş olduğun sembol belirsin. Sembol yavaşça dönerken onu her yanı ile görmeye çalış. Sonra bu imgenin değişimini gör. Sembol sesini, rengini vs değiştirmek isteyebilir. İstemeyebilir. Sadece onu seyret. Sonra imge soluklaşmaya başlasın. Perde gözden kaybolsun. Bedenine geri dön. Kendini daha bilge hisset.

OLUMLU DÜŞÜNEBİLMENİN SIRLARI



İnsan ancak belirli şartları oluşturarak ve önce kendisini tanıyarak pozitif düşünmeyi ve bunu alışkanlık haline getirmeyi başarabilir

Sadece söyleyerek pozitif düşünemezsiniz. Bunu yapmak için kendinize zaman ayırmalı, çatışmalardan uzak durmalı, korkularınızla yüzleşmelisiniz.

Her geçen gün hayatından memnun olmayan insan sayısı artıyor. Sorunlarıyla uğraşmaktan fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak yorgun düşmüş bir çok insan, hiçbir şeyin düzelmediğinden ve her gün işlerin biraz daha kötüye gittiğinden yakınıyor.

Oysa sorunlarla başa çıkabilmek için yapılması gereken ilk şey; pozitif düşünmek. Ancak pozitif düşünebilmek öyle kendiliğinden olabilecek bir şey değil. Günümüz dünyasının koşullarında binlerce farklı uyaran tarafından etrafımız sarılmışken pozitif düşünebilmek için doğru şekilde hareket etmek gerek.

Öncelikle pozitif düşünebilmek için uygulanabilecek tek bir formül olmadığını belirtmekte yarar var. İnsan ancak belirli şartların oluşması sonucunda pozitif düşünebilmeyi başarabilir. Diğer bir deyişle, bazı şartlar gerçekleşmeden pozitif düşünmek için gerekli şartların oluşması mümkün değildir.

Pozitif düşünebilmek için kişinin öncelikle içinde bulunduğu koşulları analiz etmesi, genel psikolojik ve fiziksel durumunu kontrol altına alması gerekir. İnsanların sadece kendi kendilerine telkin yoluyla pozitif düşünebilme noktasına ulaşması, diğer bir deyişle insanın sadece kendi kendisine "pozitif düşün" mesajı vererek pozitif düşüncelere yönelmesi çok zordur.

Bu nedenle kişisel yaşamımızda devamlılık gösterecek bir kaç sağlam hamle ile hayata daha pozitif yaklaşmayı daha kolay bir biçimde başarabiliriz.

KENDİNİZE ZAMAN AYIRIN

Hayatımızın çoğunu kuru kalabalık içerisinde oradan oraya sürüklenerek geçiririz. Kişisel süreçlerimizi daha sağlıklı yaşayabilmek için arada sırada hayatın içinde mola vermek ve kendimizle baş başa kalmak; zihinsel, duygusal ve fiziksel açıdan kendimizi daha iyi hissetmemiz için oldukça yararlıdır.

Kendinize zaman ayırarak, kişisel süreçlerinizi daha yakından tanıyıp, pozitif düşünmek için ihtiyacınız olan adımları daha iyi planlayabilirsiniz. Kişinin kendisine zaman ayırması, kendisini yüceltmesi demektir. Pozitif düşünebilmek için kendinizi yüceltmekten kaçınmayın.

ÇATIŞMADAN KAÇIN

Çatışma, hayatımızın bir parçası olarak her an her şekilde karşımıza çıkabilir ve doğası gereği olumsuz özellikler gösterdiği için de pozitif düşüncenin tam anlamıyla düşmanıdır. Çatışmanın kaçınılmaz olması, ondan uzak durulamayacağı anlamına gelmez.

Negatif enerjinin varlığını hissettiğiniz an, negatif enerji kaynağından uzak durmak, çatışmanın ortaya çıkıp olumsuz sonuçlar doğurmasını engellemek için etkili bir yöntemdir. Sebep ne olursa olsun, çatışmaya girmeden önce, kaybedeceğiniz enerjiyi hesaba katarak olumsuz düşüncelerden uzak durmanız gerektiğini asla aklınızdan çıkarmayın.

NEDEN SORUSUNA CEVAP VERİN

Her ne şekilde hareket ederseniz edin, ne yaparsanız yapın ya da ne düşünürseniz düşünün, her zaman "neden" sorusuna cevap verebilmelisiniz. Bu şekilde kendi hayatınız üzerinde kontrol sahibi olma gücünüzü daha çok arttırmış olursunuz. İnsan, çoğu zaman davranışlarının sonuçları ortaya çıktıktan sonra gerekli analizleri yapar.

Oysa daha önce "neden" sorusuna verilecek cevaplar, pozitif düşünebilmek ve hayata daha pozitif yaklaşabilmek için gerekli ön zemini hazırlayacaktır. Hayatta her şeyin bir nedeni vardır ve bu nedenlerin farkında olmak, bizi olumlu düşünebilmek için hayat karşısında daha güçlü kılar.

KORKULARINIZLA YÜZLEŞİN

Olumsuz düşüncelerin arkasında genellikle içimizde fark edilmeden ortaya çıkan ve gelişip büyüyerek hayatımızı kontrol altına alan korkularımız vardır. Pozitif düşünebilmek için önemli bir adım bu korkular ile yüzleşmektir. Korkmak tutsak olmakla aynı şeydir. Korkularımız kendilerini göstermezler. Sadece gerekli olduğunda ortaya çıkarlar.

Onların farkına vardığımız an onlarla başa çıkmak için mücadele etmeye başlamamız gerekir. Aksi takdirde korkular olumsuz düşünceleri yaratır ve güçlendirir. Pozitif düşünebilmek için korkularımızla yüzleşip onları tanımamız, onlarla başa çıkmak için harekete geçmemiz gerekir.

BAŞKALARINI ÖNEMSEMEYİN

Hayatımızın hemen her alanında başkalarıyla birlikte olmak zorunda kalırız. Bu nedenle içinde bulunduğumuz grupların diğer üyelerinin üzerimizde etkili olması farkında olmadan kapılabileceğimiz bir durumdur.

Diğer insanların bizim ne düşündüğümüz ve ne yaptığımızla yakında ilgilendikleri fikri, olumsuz düşüncelerin çok çabuk ortaya çıkmasına yol açabilir. Kendimize olan güvenimizi arttırmak ve etrafımızdaki insanların üzerimizde yarattığı baskıdan kurtulmak için atılan her adım, pozitif düşünmek için bize yardımcı olacaktır.

SAĞLIK VE SPOR

Sağlıklı beslenmek ve spor yapmak insanın fiziksel açıdan kendisiyle ilgilenmesi ve zihinsel süreçlerini kendi kontrolü altında daha olumlu bir seviyeye ulaştırması için önemlidir.
Kendinizi fiziksel olarak rahat ve iyi hissederseniz, düşüncelerinizin de pozitif olması ve daha olumlu bir bakış açısına sahip olmanız kolaylaşır. Daha pozitif düşünceler için sağlıklı beslenmeniz ve spor yapmanız gerektiğini unutmayın.

GEÇMİŞ GEÇMİŞTE KALSIN

Kötü anılar, olumsuz duyguların ortaya çıkmasına yardımcı olma özelliğine sahiptir. Geçmişte yaşadığımız kötü şeyleri hatırladıkça, hissettiğimiz olumsuz duyguları da hatırlar ve zihinsel olarak o günlere geri döneriz.
Önemli olan böyle bir durumda kötü şeyleri unutmak değil, onların hafızalarımızda edindiği mevcut önemi azaltmaktır. Geçmişin önemini azaltarak onun düşüncelerimizi olumsuza çevirmesine engel olabiliriz. Geçmişi geçmişte bırakıp, geleceğe bakmak dönmek iyi bir başlangıçtır.

HAYATA KARŞI ESNEK OLUN

Esneklik, hayat karşısında daha rahat hareket etmemizi sağlar; sert ve kesin tavırlar zorlanmamıza ve kırılıp yok olmamıza yol açar.
Esneklik, pozitif düşünebilmek için çok önemli bir ön koşuldur; çünkü farklı alanlara hareket edebilme yeteneğimizin olması alternatif açılardan bakabilmemizi ve farklı şekillerde düşünüp daha kolay bir şekilde pozitif düşüncelere odaklanabilmemizi sağlar.